Farklılıkları kabul eden nesiller desteklenmeli

Ergün Bey, Dişi Business dergisinin Kadın Dostu sayfasına hoş geldiniz. Sizinle hem Sales Network çatısı altında kadınları ve gençleri satış ekosistemine kazandırmak için yaptığınız çalışmalarla ilgili hem de toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan Yanındayız Derneği’ndeki çalışmaları konuşmak istiyoruz. Ama bunlardan önce sizi tanıyarak başlamak isteriz.  Bize kendinizden, çocukluğunuzdan, yetiştiğiniz ortamdan biraz bahseder misiniz?

Öncelikle bu soruyu ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ kapsamında yanıtlamak isterim. Bu çerçeveden bakınca; 35 yıl öncesine tarihsel bir yolcuğa çıkma fırsatı yakaladım diyebilirim. Bu nedenle teşekkür ederim.

O dönemde ülkemizde dahiliyet, kapsayıcılık, çeşitlilik gibi kavramlar olmadığı gibi eşitlik ile ilgili konuların savunucuları sadece ‘bazı’ kadınlardı. Bu kişilere de ‘feminist’ denilirdi. O yıllardan hatırladığım tek isim ‘Kadının Adı Yok’ kitabının yazarı Duygu Asena’ydı. Google’da kitapla ilgili kısa arama yaptığınızda, aslında benim çocukluğumun geçtiği 1980’li yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliği nasıl algılanıyormuş açıkça görebiliriz: “Kadının Adı Yok, Duygu Asena’nın yazdığı, 1987 yılında basılan kitap. Kadınların sorunlarına eğilen ve kadın-erkek eşitsizliği gibi konulara değinen kitap, mahkeme kararıyla 1988’de yasaklanmış; sonrasında ise yasak kaldırılarak Atıf Yılmaz tarafından filme çekilmiştir.” Google.

 Ben de o dönemin tüm çocukları gibi kadınların ve erkeklerin tanımlı rolleri içinde, sorgulama ihtiyacı duymadan büyüdüm. 

Siz bir girişimcisiniz. Çocukluğunuzda ya da ilk gençlik yıllarınızda bunun belirtileri var mıydı yoksa sonradan girişimci olunabiliyor mu?

Girişimciliği iki sınıfa ayırmanın doğru olacağını düşünüyorum. Birincisi, doğrudan kişilerin ihtiyaçları için çözüm üreten, ticari beklentilerin ilk sırada yer aldığı geleneksel organizasyonlar. Bunlara ‘girişimcilik’ diyebiliriz. Diğeri ise, toplumsal sorunları ortadan kaldırmak üzere yola çıkan ve finansal kazanımlar yerine amaçları önceliklendiren ‘sosyal girişimcilik’.

Sosyal girişimcilikten bahsediyorsak, evet, hayatımın her alanında girişimciydim. Doğru sistemler kurabildiğimizde, amaçlar üzerinden dünyayı daha iyi bir yer yapabileceğimize hep inandım.

Bugün Sales Network gibi büyük bir ekosistemin imkânlarını kullanarak ulaştığımız noktadan oldukça memnunum. Çocukken hayalini kurduğumuz dünyada, şimdi hedeflerle çalışıyoruz. Dünyanın 4 farklı coğrafyasından tüm insanlara ulaşmak için sorumluluk alıyoruz.

Sizce satış nedir? Dünden bugüne, özellikle de dijitalleşme, satışa yaklaşımı nasıl değiştirdi? Bir ürünün özelliklerini övmek, o ürünü satmak için yeterli mi?

Satış mesleğiyle ilgili aklımıza gelen iki sembol vardır. Biri elinde çanta kapı kapı satış yapan, işte o 1980’lerdeki kendi akrabalarına elektrikli süpürge satmaya çalışan tipoloji, diğeri ise apartman girişlerindeki “Dilenci ve satıcı giremez” uyarısı. Saygınlığı şaibeli görülen bir işte, mecbur olmayan kim kariyer yapmak isterdi ki?

Ama işte bu da toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı gibi 30-40 yıl öncesinin bakış açısıydı. Halbuki son 10 senedir gerek satış platformlarının dijitalleşmesi, gerekse platformlara giden kanallardaki yeni nesil dijital yapılanma sanılanın aksine yetenekli insanlara olan ihtiyacı artırdı.

Bugün kurumların en saygın fonksiyonları haline gelen satış, kişisel yeteneklerin ön planda olduğu vapurda tarak-çakmak satan Burhan Pazarlama’dan CEO olmaya giden yolda, lojistik, IT, insan kaynakları, finans gibi birçok departmanı çalıştırabilen kritik bir role dönüştü.

Birkaç sene önce sonsuzluğa uğurladığımız Burhan Demircan, 2017 yılında yaptığımız ilk Sales Network Summit’teki ilk konuşmacımızdı. Bu etkinlikte konuşmacı olarak özellikle kendisini tercih etmiştik. “Bakın satış buydu ve böyle algılanıyordu” demek için ve aynı günün finalini bir hikâye anlatıcısı ile tamamlamıştık. Temamız şuydu: “Satış hikâyelerden oluşur.”

Kurucusu olduğunuz Sales Network’ü bir satış ekosistemi olarak tanımlayabiliyoruz sanırım. Sizin de tanımınızı alarak, dünyada benzer örnekleri var mı, varsa onlardan farkları neler ve Türkiye’de böyle bir ağa ihtiyaç olduğu kanaatine nasıl vardınız? Yani bu fikir nasıl doğdu?

Sales Network’ü bir topluluk olarak tanımlayabiliriz. Kendi ekosisteminde 100’den fazla üye şirket var. 400 milyar TL’nin üzerinde bir ciroyu kapsıyor. Ayrıca profesyonel üyeleri de bulunmakta. Topluluğumuz binlerce insana temas ediyor ve 200’den fazla profesyonelin içinde yer aldığı bir mentorluk programını yönetiyor.

Bununla birlikte Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan üç tanesine odaklanıyor: Çeşitlilik, dahiliyet ve kapsayıcılık; iklim&çevre ve amaçlar için ortaklıklar.

Satış mesleğinin itibarını arttırmak için yola çıktık. Böylelikle nitelikli öğrencilere değişen satış fonksiyonunu anlatabilecektik. Geldiğimiz noktada, 20 üniversiteden yüzlerce öğrenciyle çalışmakla birlikte, tüm dünyada amaçları olan etkili bir topluluğa dönüştük.

2016 yılında kurulan Sales Network, satış dünyasına özel olarak oluşturulmuş networking, etkinlik ve içerik sunan tek organizasyondur.

Bir satış ekosisteminin, bu ağa katılanlara nasıl faydaları oluyor?

Sales Network ekosistemine katılan kurumlar, kendi amaçlarını (Sürdürülebilirlik vb.) daha büyük bir resmin içinde görme, gösterme ve beslenme imkânı bulabiliyor. Mentorluk programı, roundtable’lar, webinar’lar, workshop’lar, summit ve dijital Sales Network platformları ile ekiplerinin gelişimlerini sağlayabiliyor.

Ödül programlarıyla başarılı projelerini iş dünyasında duyurabiliyor, diğer projelerden öğrenimler elde edebiliyor.

 İşbirliği yapabileceği yeni şirketler tanıyabiliyor ya da tanıdıkları ile ilişkini geliştirebiliyorlar.

Benim en sevdiğim tarafı ise, Sales Network’te şirketlerini temsil eden liderler, dost diyebilecek kadar yakınlık kurabildikleri amaçları olan iyi insanlarla tanışabiliyor.

Aynı şekilde üyelerimiz Darüşşafaka işbirliği gibi sosyal sorumluluk içeren projelerde yer alarak, dünya için iyi şeyler yapmak için fırsat yakalayabiliyor.

Sales Network, bir ‘önce’ verme hikâyesidir. Sadece almaya gelenlere kapıları kapalıdır. Burada her şey dengededir. Verdikçe alırsınız.

Birleşmiş Milletler’in (BM) sürdürülebilir kalkınma amaçlarından 3 tanesine odaklandığınızı belirtiyorsunuz. Bu üç odağınızı nedenleriyle paylaşır mısınız?

Sales Network BM Amaçları’nı belirlerken tümüyle sahaya baktık. Dünyanın daha iyi bir yer olması için sonsuz bir sorumluluk alamayız. Bu noktada, topluluğumuzdaki lider şirketlerin hangi konuları önceliklendirdiklerini tespit ederek, bu amaçlara odaklandık.

Sales Network çatısı altında kadınlar ve gençler için neler yaptınız?

Sales Network Mentorluk Programı çok etkilidir. Ayrıca bünyesinde çok çeşitli imkânlar barındırır. Siz C level bir kadın yöneticiyseniz size Türkiye’nin en saygın şirketlerinki CEO’lara menti olma fırsatı verir. Ya da Kampüs Elçisi bir öğrenci iseniz, size yine ülkemizin en saygın şirketlerindeki direktörle eşleştirerek iş dünyasına adaptasyonunuzu sağlar. Topluluk içinde kadınlar ve gençler kritiktir.

Öğrencilerimize sadece mentorluk değil ayrıca staj imkânları da sunuyoruz. Özellikle kız öğrencilerin stajı için başlattığımız Women in Sales Network (WiSN) Program Partnerliğini çok önemsiyorum. Bu topluluğumuzun değerli liderlerinden Haribo Satış ve Pazarlama Direktörü sevgili Ege Ermeç’in bize hediye ettiği bir proje oldu. Üniversiteli kız öğrencilerin stajla desteklenmesi ise Pegasus Havayolları CEO’su ve Women in Sales Network sosyal projemizin Eşbaşkanı sevgili Güliz Öztürk’ün hayaliydi.

Bu zamana kadar 300 den fazla kız öğrenciye staj imkânı sunduk, 100 den fazla kadına istihdam sağladık ve 115 kadını mentorluk programımıza dahil ettik. Toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığına katkı sağlamayı amaçladığımız eğitim serilerine başladık. Women Talk adını verdiğimiz bu serilerde 3 şirketin çalışanlarına özel Women Talk olarak adlandırdığımız buluşmalar gerçekleştirdik. Yine WiSN kapsamında 56 online ve fiziksel etkinlikler yaptık.  

Kadınların satış ekosistemine girmesini neden önemsiyorsunuz?

Aslında kadıların satış ekonomisinden ziyade, iş dünyasına daha çok katılımını önemsiyoruz. Bu çerçeveden bakacak olursak, satış ekosisteminde daha fazla kadının yer almasının şirketlerin verimliliği için önemli olduğunu düşünüyoruz. Ama daha da önemlisi, satış gibi cinsiyetten bağımsız bir meslekte yalnızca liyakatin konuşulması için çalışıyoruz.

Satış ve pazarlama sektöründe kadın oranıyla ilgili veri elinizde var mı?

Women in Sales Network sosyal projemiz kapsamında bu yıl 2’ncisini gerçekleştirdiğimiz Satış Fonksiyonu’nda Cinsiyet Dengesi Araştırması Türkiye’nin önde gelen 56 şirketinin katılımıyla gerçekleşti. Araştırma, Sales Network ekosisteminde Hizmet, Yapı Gereçleri, FMCG ve Perakende sektörlerinde katılımcı şirketlerin kendi oranlarını karşılaştırmalarına fırsat sağlıyor. Ortaya çıkan sonuçlara göre; Yapı Gereçleri yüzde 13 ve FMCG yüzde 17 skoruyla satışta kadın yöneticisi sayısının en düşük olduğu sektörler olurken, yüzde 47 ile Hizmet, tüm sektörler ortalaması olan yüzde 26’nın çok üstüne çıkıyor. Diğer taraftan Hizmet yüzde 25 ile toplamda en az kadın çalıştıran sektör olurken, en çok kadının çalıştığı sektör yüzde 47 ile Perakende olarak saptanıyor. Tüm sektörlere bakıldığında ise en az kadın oranının yüzde 26 ile satış yönetiminde olduğu görülüyor.

Gençler satışla neden ilgilenmeli sizce?

Gençler kariyer yapmak, gelişmek, insanların hayatına dokunmak, bazen seyahat etmek, yeni insanlar tanımak ve durağanlıktan çok akışta olmak istiyorsa satış mesleğini seçmeli.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedefine koyan Yanındayız Derneği’nin de üyesisiniz aynı zamanda. Erkekler, kadınlara, yanlarında olduklarını nasıl hissettirebilir sizce?

Women in Sales Network Eşbaşkanlığımın yanı sıra Yanındayız Derneği’nin 2’nci Dönem Yönetim Kurulu Üyesi olarak da kadınların iş hayatında eşit temsiliyeti için çalışıyorum. Kendi yolculuğumda geldiğim noktada, yetişkinlerden daha fazla ve odaklı olarak çocuklar için projeler üretmeliyiz diye düşünüyorum. Yalnızca cinsiyet temelli değil tüm farklılıkları kabul eden ve bunu zenginlik olarak gören nesilleri desteklemeli ve bu düşünceye güç vermeliyiz.

Öte yandan, karar vericilerin halen erkekler olduğu düşündüğümüzde, kadınların eşitlik mücadelesinin hak ettiği yere gelebilmesinde erkeklere çok iş düşüyor. Bulundukları her alanda kadınların yüzde 50 temsiliyeti konusunda hem söylemleri hem de eylemleriyle destek vermeliler. 

Satış ekosistemine dahil olmak isteyen kadınlara tavsiyenizle sohbetimizi bitirelim. Neler söylemek istersiniz?

Öncelikle bir amaç etrafında yaşamını zenginleştirmek, her alanda bolluğu hissetmek isteyen herkesi Sales Network Topluluğu’na davet ediyorum. 2022 yılı itibarıyla tüm sosyal projelerimizi “Daha iyi bir dünya” ideali etrafında birleştirdik. “For a better world” çerçevesi ile şu anda Londra, ardından Dubai ve New York şeklinde devam edecek bir yolculuktayız. Hâlâ erken aşamada sayılırız, topluluğumuza katıldığınızda zaten satış ekosisteminde ulaşmak isteyeceğiniz hemen herkesle aynı havayı solumaya başlayacaksınız.

Son 6 yıldır gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla satışın iyi üniversitelerdeki genç kızların kariyer planlarında öncelikli yer almalarını sağladık. Sanılanın aksine satış, bir erkek mesleği değil, cinsiyetten bağımsız ve iyi gelecek fırsatları sunan bir fonksiyon. Bir arkadaşımın şu sözünü hatırladım: “Ancak akıllı insanlar satışçı olabilir.”

Manşet

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

SON HABERLER