Kadınlar teknolojiyi inşa edenler arasında olmalı

Teknoloji erkek egemen bir sektör. Ama bu demek değil ki bu sektör sonsuza kadar erkeklerin egemenliğinde kalacak. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarına kızların ve kadınların ilgisini artırılarak bu alandaki cinsiyet dengesi de değişiyor. Teknoloji sektöründeki bu değişimi, 20 yılı aşkın bir süredir sektörde bulunan Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir’e sorduk. Hasdemir, “Kız çocuklarını ve kadınları teknoloji dünyasının bir parçası olmaları için teşvik etmemiz ve ellerindeki imkânlarla nasıl kapılar açabileceklerini göstermemiz gerek” diyor. 

Işıl Hanım sohbetimize hoş geldiniz. Erkeklerin egemen olduğu bir sektörde, teknoloji sektöründe önemli kadın liderlerden birisiniz. Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir’in kariyer basamaklarını nasıl tırmandığı kadar nasıl biri olduğunu da merak ediyoruz. Balerin olma hayaliniz varmış örneğin…

Teşekkür ederim, hoş buldum. Evet, her çocuk gibi benim de hayallerimi süsleyen pek çok şey vardı ve bunlardan biri de sahnede görüp hayran kaldığım balerinlerdi. Üstelik bunun için çalıştım da. Kursa gittim, eğitim aldım. Ama boyum uzun olduğundan hem çok gerçekçi bir hedef değildi hem de zamanla ilgi duyduğum, yöneldiğim alanlar her çocuk gibi değişti. Annenin de babanın da birer mühendis olduğu bir evde, onların hayatlarından ve mesleklerinden etkilenmemek mümkün değil. Merak ettiğim ve tecrübe etmek istediğim her şey için beni destekledikleri gibi, mühendisliğe olan ilgime de hem sevindiler hem bunun için arkamda durmaya devam ettiler. Böylece ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği’ni bitirdim. Mezun olduktan sonraki ilk yıllarda edindiğim deneyimlerden anladım ki, insanlarla daha fazla temas halinde olmak beni çok daha mutlu ve motive ediyor. Bu nedenle teknolojinin insanlara dokunabildiğim alanlarında aktif olmayı tercih ettim. Bugün de bireysel hayatımdaki hedeflerimle de örtüşen bir yapıya ve kültüre sahip olan Dell Technologies’in Türkiye Genel Müdürlüğü’nü büyük bir keyifle üstleniyorum.  

İlk rol modellerinizden biri anneniz. Onu örnek almanız hayatınızı nasıl değiştirdi? 

Annem, döneminin tabuları yıkan kadınlarından biriydi diyebilirim. Kadın kimliğiyle bir mühendis olmasının yanında, erkeklere atfedilen meslekleri seçmiş kadınlara yakıştırılan pek çok sıfattan da çok uzaktı. Gerek giyimiyle gerek dış görünüşüne gösterdiği özenle çok güçlü ve bir o kadar da zarif bir profil çizerdi.  Annemin bu duruşu, hayatımı değiştirmekten çok bugün bulunduğum noktaya kararlı bir şeklide gelmemi sağladı. Çünkü şunu bilerek ve görerek büyüyüm: Ne kadın olmak seçeceğiniz mesleğe engel, ne de mesleğiniz kendinizi gerçekleştirmenize engel. 

Okul yıllarından bugüne 20 yılı aşkın bir süredir sektörün içerisindesiniz. Dünyanın önemli markalarından birisine liderlik ediyorsunuz. O günden bugüne sektörde kadın dengesinde nasıl değişiklikler yaşandı?

 

 

Teknoloji sektörünün bu konuda trajikomik bir yanı var aslında. Çünkü programcılığın temellerini atan Ada Lovelace, 1815 doğumlu bir kadın. Üstelik çalışmalarıyla mühendislik alanında önemli başarılara imza atmış, matematik ve bilgisayar tarihine geçmiş. Dahası, 1940’lardaki ilk modern bilgisayarın gelişmesine de ilham vermiş. Bugün özellikle teknoloji sektöründeki kadınlar olarak tüm dünyada verdiğimiz mücadeleyi görse, ne düşünürdü bilemiyorum… 

Ancak iyi haber şu ki, gün geçtikçe gerek dünyadaki gerek Türkiye’deki teknoloji sektöründe kadın temsilinin artığını görüyoruz. Elbette oranlar hâlâ tatmin edici değil.  Örneğin Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2022 Raporu’nda Türkiye, 146 ülke arasında 124’üncü sırada yer alıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin verilerin teknoloji alanına yansımasına baktığımızdaysa kadınların STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarında hâlâ yeterince temsil edilmediğini görüyoruz. Rapora göre, 2021’de liderlik pozisyonlarında kadınlardan daha fazla erkek istihdam eden sektörlerde yüzde 30’la teknoloji başı çekiyor. Ancak 20 yıl öncesiyle kıyasladığımızda, yüz güldürücü bir farkındalığın oluştuğunu söyleyebilirim. Artık şirketler, kadın çalışanları şirket kültürüne renk katan birer unsur olarak görmekten vazgeçiyorlar. Kadın istihdamının sadece toplumsal ilerleme için değil, şirketlerinin akıbeti için de belirleyici olduğunun farkındalar. Dahası, aksi durumda hayatta kalamayacaklarının da bilincindeler. Çünkü artık cinsiyet eşitliği ve kadın temsili konusu, bir sosyal sorumluluk projesi konusu olmaktan çıktı. Kadını yok sayan, geri planda bırakan her türlü yapı, artık kendisi geri planda kalma ve hatta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Örneğin, bir Forbes çalışmasına göre yönetim ekibinde daha eşit temsillerin olduğu kurumlar, artan inovasyon sayesinde yüzde 19 daha yüksek gelirlere ulaşıyor.

Teknoloji sektöründe kadın oranının az olmasıyla ilgili, özellikle çocukları hedeflediğiniz bir çalışma yaptınız. Bu çalışmayı, gözlemlerinizi ve sonuçlarını bizimle paylaşır mısınız? Sizce anneler, çocukların kariyer yolculuğunda belirleyici mi?

Elbette belirleyici. Üstelik cinsiyet eşitsizliğinin temelinde de anne figürünün çocuğun hayatında nasıl konumlandığı yatıyor diyebiliriz. Dell Technologies olarak Akademetre’yle 2021 yılında bir araştırma yürüttük. Bu araştırmaya Türkiye çapında, teknoloji ve mühendislik alanında eğitim alan lisans düzeyindeki 400 kadar kız öğrenci katıldı. Sonuçlara baktığımızda gördük ki, kız öğrencilerin bu bölümleri tercih etme sebebi, yüzde 68,2 gibi büyük bir oranda ‘yakın çevre’. Kız öğrencilere, “Kimden etkilendin?” sorusu yöneltildiğindeyse, “Kendim karar verdim” cevabını “Babam” ve “Öğretmenim” cevapları takip ediyor. Yani anneler, rol model olarak alınmıyor. Bunun sebebini yine Akademetre’yle yaptığımız başka bir araştırma ortaya koyuyor. Cinsiyetlere biçilen roller, henüz çocuk yaşta zihinlere kodlanıyor. Örneğin pek çok çocuk, mühendisi tarif etmesi istendiğinde bir erkek figürü betimliyor. Bu kodlarla büyüyen kız çocukları, ne kendilerini hayallerinin peşine katabiliyor ne de kendi çocukları için bir ilham kaynağı olabiliyor. Ancak çocuk yaşta birileri ellerinden tutup tüm bu önyargı ve engellerin gerçekte olmadığını gösterdiğinde, kendilerini gerçekleştirecek cesareti bulabiliyorlar. Dell olarak biz tam da bunun çok kıymetli olduğuna inanıyoruz. Habitat Derneği’yle ‘Future for Girls’ (Kızlar için Gelecek) programını başlattık. Bu sayede 953 kız öğrenci, gönüllü mentorlarla birlikte farklı eğitim modelleri, teknoloji ve STEM alanlarıyla tanıştı. Eğitimcilerden teknoloji sektöründe görev alan üst düzey yöneticilere kadar pek çok profesyonel de bu programa mentor olarak destek verdi. Geçtiğimiz aylarda da projenin ikinci ayağını, ‘Dreamathon’ adıyla düzenledik ve bu kez lise çağındaki 53 genç kız, Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden seçim yaparak; bu hedefleri nasıl gerçekleştirebileceğini hayal etti ve projeler tasarladı. Her bir proje birbirinden güzeldi. Bu sayede de  STEM alanlarının nasıl bir dünyanın kapılarını araladığını keşfetme fırsatı buldular. 

Kız çocukları, kadınlar neden teknolojiye daha fazla ilgi göstermeliler? Onlar ilgili belki ama Türkiye’de teknolojiye erişim konusunda hangi noktadayız?

Teknoloji, geleceği inşa ediyor. Kadınlarınsa sadece geleceğin dünyasında var olması değil o dünyayı inşa edenler arasında olması önemli. Çünkü gerçek bir ilerlemeden söz ediyorsak, cinsiyet eşitsizliği gibi bir kavramı dünya üzerinden kaldırmış olmamız gerek. Teknolojiye erişime baktığımızdaysa Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması’nın Ağustos 2022’de yayımlanan verileri nispeten yüz güldürücü bir tablo ortaya koyuyor diyebiliriz. Araştırmaya göre erkeklerin internet kullanım oranı 2022 yılında yüzde 89,1, kadınlarınsa yüzde 80,9 olmuş. Düzenli olarak internet kullananlara bakıldığındaysa erkeklerin oranı yüzde 86,9, kadınların oranı yüzde 78,6. Bir diğer önemli kırılım, öğrenme faaliyetleri için internet kullanımı. İnternet üzerinden son 3 ay içinde eğitim, mesleki veya özel amaçlar için öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı, 2021 yılında yüzde 17,1 iken 2022 yılında yüzde 15,9’ya çıkmış. Bu oranın 2022 yılında erkekler için yüzde 15,6, kadınlar içinse yüzde 16,3 olması dikkat çekici. Çünkü esas yüz güldürücü tablo burada ortaya çıkıyor. Erişimde kadınlar her ne kadar erkeklerin gerisinde kalsalar da, ellerindeki teknolojik imkânları kendilerini geliştirmek için kullanmaya daha fazla meyilliler. Yani sorun teknolojiye erişimden çok, eriştikleri teknolojiyi fırsata çevirmek için ne kadar imkâna sahip olduklarıyla ilgili. İşte bu yüzden kız çocuklarını ve kadınları teknoloji dünyasının bir parçası olmaları için teşvik etmemiz ve ellerindeki imkânlarla nasıl kapılar açabileceklerini göstermemiz gerek.

Dell global ve Dell Türkiye’deki kadın-erkek dengesi hangi noktada? Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden biri de toplumsal cinsiyet eşitliği. Siz sektörde bunun için neler yapıyorsunuz?

Dell Technologies çatısı altında BM’nin 2030 Kalkınma Planı’yla paralel ilerleyen Progress Made Real hedeflerimizi takip ediyoruz. Kapsayıcılık hedefi doğrultusunda teknoloji sektöründe cinsiyet eşitliğini sağlamak adına projeler yürütüyoruz. Bu kapsamda 2030 yılına kadar Dell Technologies’de çalışanlarımızın en az yüzde 50’sinin, yöneticilerimizinse en az yüzde 40’ının kadınlardan oluşması hedefimiz var. Türkiye ekibi olarak bu hedeflerimize şimdiden büyük oranda yaklaşmış durumdayız. Dell olarak teknoloji sektörü başta olmak üzere tüm alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya da ayrıca önem veriyoruz. Bu kapsamda geleceğin başarılı kadınlarını yetiştirmek için projeler yürütüyoruz. Bünyemizdeki Dell Career ReStart programıyla da 2018 yılından bu yana başta kadınlar olmak üzere çalışanlarımızın bir yıl veya daha uzun süre işten ayrıldıktan sonra tekrar Dell Technologies’de çalışmaya başlamalarına olanak tanıyoruz. Öte yandan, Silikon Vadisi programının ‘Teknolojinin Işıltıları’ bölümüyle elimizden geldiğince, teknolojideki veya teknolojiyi kullanarak kendi işlerini yaratmış kadın rol modellerin hikâyelerinin paylaşılması için çalışıyoruz. Bu hikâyelerin paylaşılması çok önemli; çünkü çoğu zaman bir yerlere gelmiş, bir şeyleri başarmış, kendi işlerini kurmuş kadınlara hep birilerinin yardım ettiği, ellerinden tuttuğu düşünülür. Halbuki çoğu zaman hikâye çok farklıdır; dinlediğinizde görürsünüz ki her birinin hikâyesinin arkasında türlü mücadeleler yatar. İşte bunları dinleyen kadınlara ilham olabilirsek, “Ben de başarabilirim o zaman!” dedirtebilirsek ne mutlu bize.

Kadınların teknoloji sektöründe varlığını artırması neleri değiştirecek sizce?

Erkek egemen bir sektörde kadın temsilinin artması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması, aslında hayalini kurduğumuz dünyanın küçük bir prototipini oluşturacak. Geleceğin mimarı olarak nitelendirilen bir sektör, geleceği önce kendi bünyesinde inşa edecek. Burada önemli olan kadınların varlığının artmasıyla sektöre daha fazla kadın beyninin dahil olması değil. Yani birbirinden farklı çalıştığı çeşitli çalışmalarda ortaya konmuş kadın ve erkek beyninin savaşından söz etmiyoruz. Önemli olan, cinsiyetler değil, bu beyinlerin ortaya koyduğu birbirinden parlak fikirler ve başarılar. Burada teknoloji sektörü özelinde olmasa da çalışma hayatında kadınların yaşadığı zorlukları ortaya koyan bir araştırmadan bahsetmek istiyorum. Deloitte’un kısa süre önce yayınladığı Women at Work 2022 araştırmasına göre pandemi sonrasında kadınların kendileri için yeni roller arama eğiliminde bir yıl öncesine kıyasla bir artış söz konusu. Başlıca sebepse yüzde 40’la tükenmişlik. Salgının başlangıcından bu yana işlerinden ayrılan kadınlar için en yaygın neden “ilerleme fırsatının olmaması”ydı. Bir diğer konu, dışlanmışlık hissi. Hibrit ortamlarda çalışan kadınların yaklaşık yüzde 60’ı önemli toplantılardan dışlandıklarını düşünüyor ve neredeyse yarısı, kariyerlerinin ilerlemesinde kritik rol oynayan liderlerle yeteri kadar iletişimde olmadıklarını söylüyor. Ve can yakıcı bir veri de iş yerinde kadınların maruz kaldığı tacizle ilgili. Rapora göre geçtiğimiz yıl kadınların yarısı iş yerinde mikro saldırganlığa, yüzde 14’ü ise tacize maruz kalmış. Cinsiyet eşitsizliğinin olmadığı bir düzende bu sorunları geride bırakmamız mümkün. Bunlar genel anlamda kadınların iş hayatında karşılaştığı sorunlar. Daha fazla kadın demek, bu sorunların da azalacağı anlamına geliyor. Sadece teknoloji sektöründe değil; kadınların eşit temsil edildiği her sektörde; yaratıcılık, empati, kapsayıcılık, iletişim, optimizim artacak; bunlar artığında da direkt iş çıktılarına etki edecek. Yani sadece sosyal sorumluluk için değil; iş sonuçlarında pozitif etki görmek için de daha fazla kadın istihdam edilmeli.

Kariyerinizle ilgili röportajınızda “Çok geç konuşmaya başladım” ifadesi dikkat çekici. Kariyerinizde karşılaştığınız cam tavanları ve konuşmanızı engelleyen ön yargıları da paylaşarak, sektöre girmek isteyen kadınlara tavsiyenizle sohbetimizi tamamlayalım. Neler söylersiniz bu konuda? 

Başarılı bir kariyer, özellikle cinsiyetin profesyonel gelişimin önünde bir engel olarak görüldüğü toplumlarda, kadınlar için hem zorluklar hem de fırsatlarla birlikte gelir. Kariyer yolculuğumda ben de ücret eşitsizliğinden sırf kadın olduğum için sesimi bastırmak isteyenlere kadar pek çok sorun ve engelle karşılaştım. Evet, sesimi geç keşfedenlerdenim demiştim. Çünkü erkek egemen bir sektöre ilk girdiğinizde, çevrenizde olup bitenleri algılamak ve kendiniz için bir aksiyon planı oluşturmak zaman alıyor. Doğru hamleler yapmayı ve içleri boş önyargıları haklı çıkaracak en ufak şeye mahal vermemeyi hedefliyorsunuz. Bugün bu noktaya gelebilmemdeki en büyük etken, yılmamaya olan inadımdı. Hep daha iyisini nasıl yapabileceğim üzerine kafa yordum ve asla sessiz kalmadım. Fikrim her ne olursa olsun dile getirmekten çekinmedim. Deneyimlerime dayanarak, tüm kadınlara tavsiyem şu: Cesur olun, gelişmeye ve öğrenmeye devam edin. Çünkü kariyeriniz kendi ellerinizde. Ayrıca sesinizi duyurmaktan asla korkmayın ve bir kadın olduğunuz için değil, sıkı çalışmalarınızla, sunduğunuz katkılarla tanınmayı ve ödüllendirilmeyi hedefleyin. Son olarak, eğitim hayatında veya kariyer yolculuğunda STEM alanlarını tercih etmek isteyen genç kadınlara da seslenmek isterim: Bugün uzay, astrofizik, tıp, teknoloji gibi sektörde önyargıları kıran, büyük başarılar kaydeden birçok ilham verici Türk kadını var. Hepsi toplumsal engelleri aştı ve bugün başarılarıyla tanınıyor. Unutmayın,  önemli olan cinsiyetlerimiz değil, neleri başardığımız. 

Röportaj: Deniz Dallı

Manşet

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

SON HABERLER